HERVE LE TELLIER
AŞKTAN BU KADAR
Fransızcadan Çeviren: Mehmet Rasim Emirosmanoğlu
ARKA KAPAK YAZISI
Senin dahil
olmadığın seninle ilgili hatıralarım da var benim, onları bilmene olanak yok
tabii. Öylesine içimdesin ki, fiziksel yokluğun neredeyse hissedilmiyor. Bu
senin, sahilimde bıraktığın ayak izin, varlığının bana bağışladığı sessiz
melodin. Sadece seni düşünüyorum. Bir önceki gün seni ilk defa kollarıma aldım
ve beni o an istila ettin. Seni anlatan cümleler geliyor aklıma, not alıyorum
amaçsızca. Bir efsaneye göre Şostakoviç’in kafatasına saplanan bir şarapnel
parçası, eğer kafasını belirli bir şekilde eğerse onun müzik duymasını
sağlarmış. Sen benim Şostakoviç’in kafatasına saplanan şarapnel parçamsın.
Şostakoviç’in kafatasına saplanan şarapnel parçası güzel bir roman adı olurdu.
Hayat sonsuz sayıda güzel roman adıyla doludur.
Yazar Hakkında
Hervé Le Tellier
1957
doğumlu olan Hervé Le Tellier uluslararası avangard edebiyat grubu
Oulipo’nun etkili bir üyesidir. Oulipo’nun en önemli figürleri sayılan
Raymond Queneau, Georges Perec, Italio Calvino, Jacques Roubaud, Jean
Lescure ve Harry Mathews gibi yazarlarla yazınsal uzamda kalıcı bağlar
sergilemiştir. Bilim gazetecisi olan Tellier’in edebiyat alanında
dikkatleri çektiği yapıtı Les amnésiques n’ont rien vécu d’inoubliable
“Je pense que” (Düşünüyorum ki) bin kısa cümleden oluşmaktadır. Le
voleur de nostalgie (Nostalji Hırsızı) adlı yapıtını Calvino’ya
adamıştır. 2002’den beri Le Monde gazetesinde cam kağıt adlı bir köşede
yazmaktadır. Başlıca yapıtları arasında Les amnésiques n’ont rien vécu
d’inoubliable (Amnezikler unutulmaz hiçbir şey yaşamamıştır), Cités de
mémoire (Anı Şehirleri), La chapelle Sextine (Sextine Şapeli), Je
m’attache très facilement (Çok kolay bağlanıyorum) gösterilebilir.
Yazarın Monokl’daki Diğer Kitapları:
Bar Sonatları (2011 Aralık)
Çevirmenin Son Sözü:
Yeterince
aşktan bahsedilmiş bir kitabı çevirirken yeterince kitaptan bahsetmemiş
olma ihtimalimize karşılık kitaptaki kurgusal bazı detaylar ve çeviride
karşılaştığım zorluklar hakkında bir son söz yazmak gerekir diye
düşündüm. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Hervé Le Tellier’nin bu kitabı
bir Oulipo kitabıdır. Açılımı Ouvroir de Littérature Potentielle, yani
Gizil Edebiyat İşliği olan bu edebi akıma, Georges Perec, Raymond
Queneau, İtalo Calvino vb. yazarları okuyanlar aşinadır kuşkusuz. Bu
akım kimi zaman Georges Perec’in Kayboluş’unda “e” harfinin yoksunluğu
şeklinde, kimi zaman Raymond Queneau’nun Zazie Metroda kitabındaki
neolojist bir prensiple, kimi zaman da İtalo Calvino’nun Bir Kış Gecesi
Eğer Bir Yolcu kitabındaki iç içe geçmiş öyküler kurgusuyla karşımıza
çıkar. Bu kitapta “e” harfinin olmamasına benzer harf oyunları yoktur
ama başka türlü Oulipo oyunları söz konusudur. Aslında kitaptaki Oulipo
kurgusu okuyucuya kitap içinden aktarılmaktadır: anlaşılacağı üzere,
yazar, kitabın başkahramanlarından Yves Janvier, yazdığı Abhaz
Dominoları kitabını Anna’ya anlatırken aslında “aşktan bu kadar”dan,
elinizdeki yapıttan bahsetmektedir. Tıpkı Yves Janvier gibi Hervé Le
Tellier de kitabının başlıklarını bir Abhaz Dominosu oyununa göre
kurgulamıştır. Kitabın altı ana karakterinin her biri domino taşındaki
sayılardan birine karşılık düşerken, yardımcı karakterler ise dominodaki
boşlukla, yani sıfırla karşılık bulmuştur. Dolayısıyla kitabın
bölümlerini temsil eden isimler de oynanan domino taşındaki rakamlara
göre şekillenmiştir. Bu kitabı çevirmek gerçekten ilginç bir deneyimdi.
Bir aşk romanında alışılageldiği üzere aşk dolu cümleler vardı, ama o
cümlelerin bazıları matematik terimleri içeriyordu. Ayrıca kitabın içine
serpiştirilmiş, beni bir hayli uğraştıran dil genetiği, göz
hastalıkları vb. uzmanlık alanları için (varolmayan) bir çeviri ofisine
danışmak gerekiyordu.
Kitaptaki
bilimsel ve matematiksel başvurular, edebiyata uyarlanmış teknik
ifadeler, dipnotlarla kısmen verilmeye çalışıldı. Bunca terimin,
metinler arası göndermenin, İngilizce, Almanca, İtalyanca cümlenin,
film, tablo, şarkı adları ve sanatçılarının adlarının geçtiği yoğun bir
“bilimsel aşk romanının” hazmı için bu dipnotlar zorunluydu. Son olarak
kitapta geçen ve çevirisi hayli zorlu şiirlerden bahsetmek gerekiyor.
Özellikle kitabın finalindeki beş üçlük ve bir dörtlükten oluşan
villanelle oldukça zorlayıcıydı. Villanelle Türkiye’de çok da bilinmeyen
–tıpkı Oulipo akımının kendisi gibi– bir şiir biçimi. İki uyağı var.
Hem uyağa hem de anlama sadık kalabilmek için epey uğraşmak gerekti.
Çünkü boş sayfada tek cümle olarak görülen şiirin son cümlesinde kitabın
adı yer alıyordu ve yazar bu şiire önemli bir rol biçmişti...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder