21 Temmuz 2012 Cumartesi

Asma Köprü Olarak Yazı: Papini'nin Arayışı

Huzursuz bir ruh nedir bilir misiniz? Arayışı sonsuz olan, yaşamı: sınırsızca başka türlü yaşamı isteyip de kavuşamayan ruhtur. Gerçeklik ile hayal, istenen ile alınan arasındaki uçurum, aralık öylesine fazladır ki, ölçmeye kalktığınızda mesafeyi her türlü mesafe-ölçerin bu ölçme işinde başarısız olduğunu deneyimlersiniz zira mesafelerin atası ile, kendisinden bütün ölçülerin çıktığı kökendeki mesafe ile karşı karşıyasınızdır. Kapanmaz uzaklık ile, sınırsız yol ile. Tıpkı Tanrı fikrine bakıp, geri kalan her şeyin ondan çıkması gibi, bütün ölçüler bu ölçüsüzlükten çıkar. Bir insan ile bir Tanrıyı ölçemeyeceğiniz gibi, bir ölçerle de ruh ile madde arasındaki uzaklığı ölçemezsiniz. İşte Papini söz konusu olduğunda bu kökendeki mesafenin karanlığını, kapatılamazlığını, oraya dönüşün imkansızlığını okuruz. Çarpıcı, hüzünlendirici ve sarsıcıdır. Öylesine ince, bir o kadar şiddetli ve öylesine tutkuludur ki acısı, tüm ıstırabına rağmen o mesafeyi yazı ile kat etme isteği öylesine güçlüdür ki bizi hiçbir duraksama hissetmeksizin ardından sürükler: kendi çilelerimize, kaybolmuşluğumuza, kendimizi kandırmamıza kadar götürür bizi. Ve daha öteleri de vaat eder.



 
 “Leonardo”dergisinin editörleri: Assagioli, Papini (ortada) and Vailati.


Papini teker teker soyar insan ile dünya arasındaki maskeleri. Bize çıplak varoluşu ve istekleri içinde, kapatılmış, öldürülmüş, sürgün edilmiş ruhun tutkularını, günahlarını ve fokurdamalarını yazar. Metafizikçilerin, düşcülerin, başka-yaşamcıların gittiği yolları, sanrılarını, suçlarını ve cezalarını betimler. O, Kafka'nın Davası'nı ve Dostoyevski'nin Suç ve Cezası'nı yankılarken; Nietzsche'nin sesini kimi yerlerde ödünç almışken, bütün bu etkilere rağmen hepsinden farklı bir yöne doğru gider: Papini öfkelidir, isyankardır, huzursuzdur, dur durak bilmeyen ruhu yer beğenmez, zaman beğenmez, isteklerini amansızca dayatır. Büyük fikirlerin onu tesellisi de uzun süreli olmaz; çağların biriktirdiği bütün bilgilerin, bütün ansiklopedilerin, bütün filozofların onun ruhunu dindirmediği çok geçmeden anlaşılır. O ölümsüzlüğü arzulamaktadır; ölünce elde edilen ölümsüzlüğü. Ruhun zaferinin kendi yitişinden çıktığını sezmiştir. Ruh yitecektir ama yazı duracaktır, yazı dünyaya, bütün mesafelere meydan okumaya, onları delik deşik etmeye, onların altını kazmaya devam edecektir. 



 Fütüristler arasında Papini



O, tüm fikri, tüm tutkusu, tüm hayali içinde yaşamın tamamını, bütün geçmişi ve bütün geleceği talep etmektedir; o başka türlü bir yaşamı ve başka türlü yaşanması mümkün tüm geçmiş yaşamları istemektedir. Ve öyküleri ne gelir sabretmeye dayanır, ne de bir büyük fikrin şemsiyesi ya da büyük bir yaşama istenci altına girmeye: o, öykülerinden birisinde aktardığı gibi yaşamı öylesine çok istemektedir ki, ondan o kadar vazgeçemez ki, intihar ya da kendini öldürme fikirlerine nefretle bakar; ama bu yaşam öylesine huzursuz etmektedir ki ruhunu, ıstıraplarını dindirmenin yolunun daha çok yaşamak değil, her gün ölüme biraz daha yaklaşmış olduğumuz gerçeğini kabullenmekten ve bunu insanın bir gerçeği olarak kabul etmekten geçtiğini yazacaktır. Ama tüm diğer fikirler ve olgular gibi ölüm fikri bile Papini'nin ruhunu teskin etmez: O teselliyi yalnızca yazmakta, kör oluncaya kadar yazmakta bulacaktır. Ve bir körlüğün yakınlarında, öylesine bir görme sergiler ki, neredeyse bize sıradan görmenin bütün dünyayı kapattığı duygusunu verir; o körlüğün yakınlarında dünyanın tüm mesafelerini alır, görür; yeniden biçimlendirir ve bizim ile dünya, ruh ile madde arasında bacaklarını ve kollarını uçurumun iki tarafına uzatmışçasına durur: yazısını ruh ile madde arasındaki asma köprü yapar. Altından akan nehir ise hep coşkulu, hep heyecanlıdır. Nehir ruhtur ve hep oradan öylece akar gider; dünyada hiçbir şey gerçekten değişmemişken bile kendi yoluna gider. Ruhun ölümsüzlük yolu yazmaktır, yazıy-l-a akmaktır. Yazı bütün başka dünyaları içine çeker ve kendisi başka bir uçurum olur. Ruh ile dünya arasındaki uçuıruma meydan okur; bu meydan okumalarından belki de en güzelini bahşetmiştir bize Papini... Şimdi onun asma köprü olduğu yerde, yıkık bir köprü var belki de; çünkü o kimi politik nedenlerle yok sayıldı, görmezlikten gelindi ama onun ruh dediği akmaya, köpürmeye devam ediyor; bu ezeli ebedi ruhsal akış sürdüğü müddetçe de o asma köprü yeniden onarılacaktır. Bu imkanın kendisi onun yazılarında saklıdır, bizden asma köprüler olmamızı, ruhumuzu aramamızı, onu istememizi beklemektedir...




Meydan okuyan Papini'nin torunları olmak, onun yazılarını "okuyan" olmaktan geçiyor öncelikle. Düşsel Konçerto'nun ilk cildi bu meydan okumayı artık Türkçede yankılandırmaktadır... Onun meydanını, onun kitabını okuyun... Meydan ruhsuz uçurumlara ve uçurumların ruh-yoksulu zenginlerine kalmasın...

Volkan Çelebi - Monokl Atölye


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder